Dua

                                                                               Dua

Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size niye değer versin. Furkan 77

Konuya bir ayetle başlamak yerinde olur sanıyorum.  Ayetten de anlaşılacağı üzere insanın yaratılış gayesi "dua" dır. Dua, müminin ilacıdır, silahıdır. 

Ama nasıl dua?  Kuran-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde nasıl dua edileceği ile ilgili şu hususlara rastladım, paylaşmak isterim;

•  Fatiha suresi 5: Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz. (Sadece Allah'tan yardım dileriz)
• İsra 11: İnsan, şerri de hayrı istediği gibi ister. İnsan pek acelecidir! (Allah'tan herşeyin hayırlısını dilemeliyiz)
• Rad 14: Dua edilmeye lâyık olan O’dur. O’nun dışında el açıp dua ettikleri şeyler, onların hiçbir isteğini karşılayamazlar. Onlar ancak, ağzına gelsin diye iki avucunu suya doğru açıp yalvaran kimse gibidir. Halbuki bu yoldan su asla onun ağzına gelecek değildir. Kâfirlerin duası hep boşa gider. (Duanın kabulü için salih amel gerekir)
• Mümin 60: Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir! (Makbul dua kulluk ile birlikte yapılandır)
• Bakara 186: Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin dileğine karşılık veririm. Şu halde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.(Aracısız edilen duanın önemi vurgulanıyor)
• İbrahim 41: “Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.” (Dua yapılırken ben değil biz için dua etmeliyiz)
• Nuh:28 Rabbim! Beni, annemi babamı, inanmış olarak evime girenleri, mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla, zalimleri ise daima helâk et.” (Biz bilinci vurgulanıyor)
• İsra 110: De ki: “İster Allah diyerek, ister Rahmân diyerek yakarın; hangisiyle yakarsanız olur, çünkü bütün güzel isimler O’na mahsustur.” Namazında niyazında sesini fazla yükseltme, fazla da kısma, ikisinin arasında bir yol tut.(Dua ederken Allah'ın çeşitli Esmaları kullanılması öneriliyor)
• Araf 55: Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.(Dua üslubu açıklanıyor)
• Araf 56: Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a korkuyla ve ümitle dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah’ın rahmeti çok yakındır.(Azaptan korkarak rahmeti umarak dua edilir.)
• Secde 15: Âyetlerimize yürekten inananlar ancak o kimselerdir ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve rablerini hamd ile tesbih ederler.(Kibirden uzak duanın önemi)
• Secde 16:Korku ve ümit içinde rablerine ibadet ve dua etmek üzere vücutları yatak görmez, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah için harcarlar.(Gece yapılan duanın önemi)
• Hadis: Duada kafiyeli okumaktan kaçınınız.

Yukarıda geçen ayet ve hadisler bir bütün olarak konuyu açıklıyor bir arada okunması faydalı olur inşallah. Bunun dışında da başka ayet ve hadis bulunabilir. Ben sizler için bazılarını seçtim. 

Dua adabı olarak şu sonuçları çıkarabiliriz. Aracı gerekmeksizin, kısık sesle, kafiye kullanmadan, anlayarak, gönülden dua etmemiz gerektiği söyleniyor bize.

Fiili dua etmek de diğer önemli hususlardan. Yani salih amel ve çabayla duamızı güçlendirmemiz gerekiyor. Tabiri caizse isteyecek yüzümüz olması için önce iyi amelimiz Allah'ın koyduğu kural ve yasaklara riayet eden mümince bir tavrımız olması gerekiyor diye düşünüyorum.

Örneğin; hayatta başarı istiyorsak, çabalamadan, çalışmadan başarı isteyemeyiz değil mi?

Ya da bir hasta düşünün iyileşmek istiyorsa, önce doktora gitmeli, tıbbın önerilerini yerine getirmeli, ondan sonra ya da bunlarla birlikte Şifa istemeli diye düşünüyorum.

Ayrıca Kuran ve sünnet ışığında peygamberlerin dualarını da incelersek şunu görürüz; peygamberler önce gerekli fedakarlıkları yaparlar bununla beraber dua ederler. Örneğin Hz. Nuh, önce gemiyi yapıyor ardından kurtuluş istiyor. 

Bir başka örnek vermek gerekirse; Hz. Eyyüp çeşitli hastalıklar yaşamış, fakat yıllarca sabretmiş (19 yıl) artık ibadetlerde zorlandığı noktada Allah'tan güzel bir dille dua ederek şifa istemiştir.

Özetle; dua ederken korku ile ümit arasında bir ruh haliyle alçak bir sesle (ama kelimeleri yutmadan) biz bilinciyle hareket ederek, yapılması gerekenleri elimizle yaptıktan sonra, tedbirlerin tamamı alındıktan sonra yalnız ve yalnız Allah'tan isteyerek, anladığımız dilde, gönülden etmemiz duanın kabulü için ön şartlardır diyebiliriz.

Son olarak şahsi kanaatim; başkalarının dualarını ezbere okumak yerine kendi yaşadıklarımız sonucu oluşan hislerimizle dua üretmeli ve kendi sözcüklerimizle dua etmeli ki ahirette belki duamız konuşulur, bu ümidi taşıyabiliriz inşallah. Neden olmasın?

Duasıyla anılabilmek dileğiyle,

Esra